Prof. Dr. Ahmet Demir
Dünyaya gelen her bebek anne babalar için yeni bir heyecan ve mutluluk anlamına geliyor ancak ne bebek bakımıyla ilgili kitaplar ne de tecrübeli ebeveynlerden alınan öneriler, yeni çiftlerin acemilik yaşamasına engel olamıyor. Her bebeğin gelişim sürecinin farklı olduğu ve hangi durumların acil, hangilerinin normal bir süreç dahilinde olduğunun bilinmesi bebek bakımında öğrenilmesi gereken durumların başında geliyor. Memorial Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Ahmet Demir, bebeğin büyüme ve gelişme süreci için anne babalara önemli ipuçlarını sıraladı.
Bebeği giydirmeden önce dikkat edilmesi gerekenlerden ilki, kıyafetlerin bebeği giydirecek kişinin yanında olmasıdır. Bebek, soyulduktan sonra kıyafetlerin giydirilmesi sırasında üşütülmemelidir. Yakası geniş, boyundan ayaklara kadar çıt çıtlı kıyafetlerin seçilmesi hem giydirmeyi hem de bez değişimini kolaylaştıracaktır. Bebeği giydirirken onunla mücadeleye girmeden, kol ve bacaklarını hareket ettirmesine izin vererek, ahenkle ve mümkünse güzel, melodik sesler mırıldanarak önce kol ve bacakları giydirilmelidir. Eğer kıyafet baştan da geçirilecekse, bu aşama kulaklarına takılma olmayacak şekilde hızla yapılmalı ve bebeğin nefes almasına kısa süreli olsa bile engel olunmamalıdır. Aksi takdirde bebek, nefes alamadığını hissederek panikleyip huzursuz olacaktır. Bebeği soyarken de önce kol ve ayaklar çıkarılmalı, tüm kıyafet boyun bölgesinde toplandıktan sonra, kulaklarının ve burnunun sıkışmasına yol açmadan, enseden öne doğru hızlıca çıkarılmalıdır. Kıyafet seçimlerinde bebeğin çok hızlı bir büyüme döneminde olduğu akılda tutulmalı ve %100 pamuklu bol kıyafetler tercih edilmelidir. Patik ve eldivenler de bol olmalı ve parmaklara dikkat edilerek nazikçe giydirilmelidir.
Hava ısı değişimlerinin bebeğin vücut ısısına zarar vermemesi için dikkat edilmesi gerekenlerden biri vücut ısının kontrol altında tutulmasıdır. Bebeğin ateş durumu, koltuk altından veya kulaktan ölçülerek, vücut ısısı, 36 0C ile 37,3 0C arasında tutulmalıdır. Ateş kadar önemli olan, ateşin 36 0C’nin altına düşme durumu hipotermiye de özellikle dikkat edilmelidir. Hipoterminin, başta kan şekeri olmak üzere bebeğin metabolik dengesinde düzensizliklere yol açacağı unutulmamalıdır.
Mevsimsel değişikliklerde dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise ek gıdalara geçilen bebeklerde, başta sebze ve meyveler olmak üzere mevsimine uygun, doğal ve organik gıdaların tercih edilmesidir. Sonbahar ve kış mevsimlerinde bebeklerin enfeksiyonlara karşı korunması çok önemlidir. Bu nedenle, beslenmenin yaşına uygun, dengeli ve düzgün olması bağışıklık sisteminin güçlü kalması açısından büyük önem taşımaktadır. Bunlar haricinde kış ve sonbahar mevsimlerinde dikkat edilmesi gerekenler; bebek odalarının aralıklarla havalandırılması ve enfeksiyonu olan bireylerin bebekten uzaktan durmasıdır. Ayrıca, bebeklerin bu mevsimlerde mümkün oldukça kalabalık ortamlardan uzak tutulması gerekmektedir. Yaz mevsiminde de iki konuya dikkat edilmelidir. Bunlardan ilki, bebeklerde artan hava sıcaklıklarıyla birlikte terlemeye bağlı artan sıvı kayıplarıdır. Bu durumda sadece anne sütü alan ilk 6 aylık dönemdeki bebekler, daha sık emzirilerek vücut ısısı dengeleri korunabilir. Daha büyük bebeklerde ise sıvı tüketimi artırılarak önlem alınabilir. Diğer konu ise, anne sütünde D vitamini düzeyi düşük olduğu için, bebeklerin güneşten daha fazla faydalanmalarının sağlanması gerektiğidir. Bebeklerin güneşlenmesi, sağlıklı kemik ve diş gelişimi için oldukça önemlidir. Bebeklerin ciltlerinin hassas olduğu dikkate alınarak günde 15-20 dakika, sabah 09.00-10.00, öğleden sonra da 16.30-18.00 saatleri arasında, kol ve bacaklar açık olacak şekilde direkt güneş ışınlarına maruz bırakılmaları gerekmektedir.
Bebeklere kilolarına uygun, CE belgeli ve markalı bezlerin alınması gereklidir. Kirli bez değiştirilmeden önce bebek bezi, ıslatılmış pamuk ve pişik kremi bezi değiştirecek kişinin yanında hazır bulunmalıdır. Bez sırtlarından açıldıktan sonra tek hareketle üst kısım silme hareketi ile bebeğin poposunun altına getirilmelidir. Ardından ıslatılmış bez veya pamukla, en temiz bölgeden başlanarak önce kasıklar silinmeli ve bu sırada her silme hareketi tek yönlü ve tek sefer yapılmalıdır. Sonra kasıkların iç kısımları silinmelidir. Erkek bebeklerde penis, kökten uca doğru temizlenmeli ve testisler, kıvrımları da temizlenecek şekilde silinmelidir. En son makat temizlenmelidir. Kız çocuklarında da temizlik benzer olup, vajinal aralık narin bir şekilde üstten aşağı doğru temizlenmeli ve her silmede yeni ıslak bez kullanılmalıdır. Kızlarda ıslatılmış pamuk kullanmamak da anatomik nedenlerle daha uygun olacaktır. En sonunda pişik kremi sürülmeli ve bez cırtları alta gelecek şekilde simetrik olarak kapatılmalıdır.
Gelişimsel kalça displazisi yani doğuştan veya daha sonraki dönemlerde bazı faktörlerin etkisiyle uyluk kemiği başının kalça ekleminde tam yerinde olmaması durumunda, bebeğin sakat kalması söz konusu olabilir. Bebeğin kundaklanması durumunda bacaklar, uzun süre tam düz bir şekilde kalacağı için, uyluk kemiği başının eklem çukurundan çıkmasına ve kalça çıkıklığına yol açarak bebeğin sakatlanmasına neden olmaktadır. Ayrıca kundaklama bebeğin büyümesini de olumsuz etkilemektedir. Dolaysıyla bebeklerin kesinlikle kundaklanmaması gerekmektedir.
Bebeklerin rahat uyumaları için, gazlarının alınmış, karınlarının tok, altlarının kuru olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca bebeklerin uyudukları mekanların nem oranı %40-60, ısısı ise 22 0C ile 24 0C arasında olmalıdır. Bebeği uykuya hazırlarken öncelikle evdeki ses düzeyi en az seviyede olmalıdır. Bebekle göz teması kesilmeden, dokunarak, masaj yaparak ve anlamasa da sürekli onunla konuşarak uykuya dalması sağlanmalıdır. Hafif müzikli oyuncaklar, yataktan uzak bir noktada olmak koşuluyla faydalı olacaktır. Bebeğin çok yorgun olması uykuya dalmasını zorlaştırabilir. Bu nedenle gündüz uykularını aksatmamak çok önemlidir. Bebeklerin uyuyana kadar öpülüp, okşanarak sevilmeleri rahatlamalarını sağlayacaktır. Bebek uyku sırasında ağladığında, ortada bir sorun yoksa hemen karyolalarından kaldırılmamalılardır. Bu sırada, bir süre bebeğin kendiliğinden uyumasına fırsat verilmelidir. Ayrıca ani bebek ölümlerinin engellenmesi için bebeklerin mutlaka sırt üstü yatırılması gerekmektedir.
Bebekler 6 aylık oluncaya kadar sadece anne sütü ile beslenmelidir. Bu dönemde anne sütü dışında bebeğe verilebilecek tek şey, bir yaşına kadar günde 400 Ü D vitaminidir. Bir yaşından sonra artık bebek, aile ile birlikte sofraya oturabilir ve her şeyden yiyebilir. Kritik dönem karma beslenme dönemi dediğimiz veya ek gıdalara sıralı olarak başladığımız 6 ay ile 1 yaş arası dönemdir. Karma beslenmede temel amaç, bebeğin artan besin ihtiyaçlarını karşılama dışında, pütürlü gıdalar yemesini sağlayarak damak tadı oluşturmak ve tümüyle bizim yediğimiz besinleri yiyebilir hale gelmesini sağlamaktır. Anne sütü yetersiz olan bebeklerde daha erken de ek gıdalara geçilebilir, ancak bu karar doktorla birlikte alınmalıdır. Karma beslenmeye geçildikten sonra, anne sütünden asla vazgeçilmemeli ve bebeğin günlük kalorisinin yarıdan fazlasını anne sütünden alması sağlanmaya devam edilmelidir. Bununla birlikte, 6’ncı aydan sonra sadece anne sütü ile beslenmeye devam edilmesi, yetersiz besin alımına ve büyüme geriliğine neden olmaktadır.
Bebekler, hastaneden taburcu olduktan sonraki ilk hafta sonunda mutlaka topuk kanlarının ikinci kez alınması için hastaneye başvurulmalıdır. Bu topuk kanları ile pek çok hastalıkla ilgili tarama yapılabilmektedir. Aynı zamanda bu aşamada bebeğe, işitme testi de yapılmalıdır. 1’inci ayın sonunda ya da 2‘inci ayda bazı doğumsal göz hastalıklarının tespit edilmesi açısından, göz muayenesi yaptırılmalıdır. Gelişimsel kalça displazisi yani eski adı ile doğumsal kalça çıkığının tespit edilmesi için 2’nci ayın sonunda muayene ve kalça ultrasonografisi yapılmalıdır. 6’ncı ayda ise tam idrar tahlili ve idrar kültürü yaptırmak, böbrekler ve idrar yolları ile ilgili birçok bilgi sağlayacaktır. Bebek 9 aylık olduğunda tam kan sayımı ile kansızlık durumu değerlendirilmelidir. Böylelikle kansızlığın erken fark edilmesi sayesinde, bebeğin gereksiz demir ilacı kullanması engellenebilir. Çocuk 3 yaşına geldiğinde de ikinci kez göz muayenesi, diş muayenesi ve tansiyonun ölçülmesi gerekmektedir.
Düzenli kontrollerin haricinde bebeklerde doğum sonrası yapılması gereken aşılar da zamanında ve eksiksiz yaptırılmalıdır. Bebeklere doğar doğmaz Hepatit B aşısı yapılmakta ardından 1 ve 6’ncı aylarda rapel dozları yapılmaktadır. BCG aşısı, 2 ayda ve tek doz olarak yapılmaktadır. Difteri- Boğmaca-Tetanoz-Hemofilus İnluenza tip B –İnaktif Polio aşısı ve Konjuge Pnömokok aşısı (zatürre aşısı), 2, 4 ve 6’ıncı aylarda yapılmakta, güçlendirme dozu ise 18’inci ayda yapılmaktadır. Bu ayda aynı zamanda çocuk felci aşısı (polio)’nın canlı oral dozu da yapılmalıdır. 9’uncu ayda kızamık, 12’nci ayda kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği ve konjuge pnömokok aşıları yapılmaktadır. Çocuklarda en sık ishal nedeni olan rotavirüsün aşısı ise 3. ve 5. aylarda yapılmaktadır. Hepatit A aşısı 18. ve 24 aylarda iki doz olarak yapılmaktadır. 4-6 yaşlarda ise difteri, boğmaca, tetanoz, suçiçeği, kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve inaktif çocuk felci aşıları yapılarak aşılama süreci tamamlanmaktadır.
Birçok farklı nedenle meydana gelen ev kazaları bebeklerde, başta düşme olmak üzere yanıklara, zehirlenmelere, boğulmalar ve hatta hayat kayıplarına bile sebep olabilmektedir. Ev kazalarının bebeklere verebileceği zararları en aza indirmek için evlerde bazı önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
Hiç Soru Sorulmamış. İlk soruyu siz sorun...